KAHİRE’DE BİR CUMA

Kalkarsınız sabah öğleye doğru çünkü tatildir bugün ülkede. Kahvaltı yapmak için çıkarsınız bakkala. Kendinize kıyak yapmak isterseniz kaymakla başlarsınız alışverişe. Ama tabi bakkalın önce sizi süzmesi lazım, size kaymak var mı yok mu diye. Aynı -izleyenler bilir- Şener Şen’in yağ dükkânında gelen müşteriye yağ yok demesi gibi. Eğer beğenmediyse sizi günahını vermez. İşte o zaman yine ta’amiyeye talim edersiniz. Alır gelirsiniz malzemeyi yaparsınız kahvaltıyı.

Cuma için şöyle bir mescid düşünürsünüz;
Amr ibn As, Hz. Hüseyin, Ezher, Hz. Zeynep, Seyyidet-ü Nefise, Rıfai, Tolunoğu.. Aa bak unutuyorduk Kahire’nin tepesindeki Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa Cami’sini. Seçenek çok ama seçmek de kolay değil.
Tertemiz giyinmiş Müslümanlar ağırdan ağırdan doldururken mescidi, Mısır’ın meşhur kurra hafızları Kur’an tilaveti ile karşılarlar gelenleri.

İmam uzun bir hutbe verir ardından namaz başlar. Namazda imam hata yapmaya dursun, hemen müdahale gelir dört bir yanından mescidin. Alır bir uğultu mescidin içini. Tabi Kahire burası, ekseriyeti hafız insanların.

Namaz bittiği vakit kurulur sofralar Hz Hüseyin camisinde. Kim açsa oturur sofraya. Ekmeğini paylaşır Kahireli yanında tanımadığı mü’min kardeşiyle.

Hayat en güzel Cuma günü akar Kahire’de. Parkta, çarşıda, pazarda..  Ama ne olursa olsun güzeldir hayat bu ülkede.. Hele bir de öğrenciysen…